ÖZBEKİSTAN

Tarihte, Özbek adına ilk kez 13.yy. sonunda rastlanmaktadır. Cengiz Han’ın kurduğu Moğol İmparatorluğu’nun (1196-1227) batı kolu olan Altın Ordu devletine mensup Türk kökenli boylardan biri, bu tarihten sonra hanları Özbek Han’ın adıyla (1282-1342) anıla gelmiştir. Orta Asya’da ilk Özbek hakimiyeti 16. yy. başında Semerkant’taki son Timur hanedanını yenerek Maveraünnehir’de kendi devletini kuran Muhammed Şeybani Han ile başlamıştır. 18. yüzyıla kadar süren bu hakimiyet yerini aynı yörede kurulan Hive ve Hokand Hanlıklarıyla Buhara Emirliği’ne bırakmıştır.

Çarlık Rusya’sının bölgedeki ilk hakimiyeti 1867’de merkezi Taşkent olan Türkistan Genel Valiliği’nin kurulmasıyla başladı ve on yıl içinde Hokand Hanlığı’nın Fergana’da kalan son topraklarının da ele geçirilmesiyle (1876) tamamlandı. 1 Kasım 1917’de ise Bolşevikler Taşkent’e girip hakimiyetlerini ilan ettiler. 1924 yılında bugünkü Özbekistan topraklarını içine alan Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu. 1930 yılında Özbekistan’ın başkenti Semerkant’tan Taşkent’e nakl edildi. 26 Nisan 1966’da 300 bin insanın evsiz kaldığı büyük bir deprem geçiren Taşkent o tarihten sonra yeniden inşa edildi. Nihayet Sovyetler Birliği’nin dağılması ile 31 Ağustos 1991’de Özbekistan Aliy Meclisi Müstakilliğinin ilanını kabul etti. 1 Eylül 1991’i de “Müstakillik Günü” olarak kararlaştırdı. 

 

Orta Asya’nın en kalabalık ülkesi Özbekistan’ın nüfusunun, 2050’de 41 milyona ulaşarak eski Sovyetler Birliği ülkeleri arasında Rusya’dan sonra 2. olması bekleniyor.

Orta Asya’da tüm ülkelerle ortak sınırı bulunmasının yanı sıra bu ülkelerde de Özbek uyruklu vatandaşların yaşaması, Özbekistan’ın bölgede etkili olmasını sağlıyor. 

Özbekistan’da devlet dili Özbekçenin yanı sıra uzun süren Sovyet hakimiyetinin neticesi olarak Rusça yaygın şekilde kullanılıyor.

Yüzyıllar boyu Orta Asya’da kurulan Timurlular, Harzemşahlar, Şaybaniler, Babürlüler devletleri ile 19. yüzyılda Çar Rusyası tarafından devrilen Buhara Emirliği, Kokand ve Hive Hanlıklarına ev sahipliği yapan Özbekistan, Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla 31 Ağustos 1991’de bağımsızlığını ilan etti.

Komşuları arasında Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Afganistan bulunduğu Özbekistan, komşusunun bile açık denize çıkışı olmayan dünyadaki iki ülkeden biri. Aynı özelliğe sahip bir diğer ülke Lihtenştayn.

Özbekistan, diğer Orta Asya ülkelerinde olduğu gibi yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk karasal iklime sahip. Ülkenin doğusu ve kuzeydoğusunda Tanrı Dağları ve Pamir Dağları bulunuyor. Orta kesiminde dünyadaki en büyük çöllerden Kızılkum Çölü yer alıyor.

Bölgenin en büyük gölü Aral, Sovyet döneminde yanlış tarım politikaları neticesinde kurumaya başlayarak Özbekistan için büyük bir çevre felaketi haline geldi.

ÖZBEKİSTAN – TÜRKİYE TİCARİ DOSTLUĞU

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye-Özbekistan İş Forumu, T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Özbekistan Başbakan Yardımcısı Elyor Ganiyev, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Özbekistan-Türkiye İş Konseyi ve Türkiye-Özbekistan İş Konseyi Başkanı İzzet Ekmekçibaşı, Özbekistan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Adham İkramov ve 450’den fazla iki ülkenin iş insanının katılımıyla Ankara’da gerçekleşti.

Özbekistan’ın Maveraünnehir tacında bir mücevher olarak yüzyıllardır ilim, ticaret ve kültür üssü olduğunu söyleyen T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Bugün ülkelerimiz arasında ikili ticari ve ekonomik ilişkiler, geçmişte kurulan bu gönül köprüleri üzerinde yükselmektedir. Bu çerçevede, son yıllarda daha da olumlu seyir izleyen Türkiye-Özbekistan ilişkilerini memnuniyetle müşahede ediyoruz. Bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 18 Kasım 2016 tarihindeki Semerkant ziyaretinde Özbekistan Cumhurbaşkanı Sayın Şevket Mirziyoyev ile samimi bir görüşme gerçekleştirmişti. Bu görüşme ikili ilişkilerimizde önemli bir kilometre taşı olmuştur. İlişkilerimizi 2017 yılında “Stratejik Ortaklık” seviyesine yükselttikten sonra, geçtiğimiz yıl “Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi”ni de ihdas ettik. Bu kapsamda, Konsey’in ilk toplantısını, Cumhurbaşkanı Sayın Mirziyoyev’in ülkemizi ziyareti kapsamında bu yıl içinde yapmayı planlıyoruz. 2018 yılında Özbekistan ile ikili ticaretimizde çok ciddi büyüme kaydedilmiştir. Bugün Türkiye, Özbekistan’ın en fazla ihracat yaptığı ülkeler arasında dördüncü, ithalatında ise beşinci sıradadır. Ülkemizin, Özbekistan’ın dış ticaretinde önemli bir aktör olmasından memnuniyet duyuyoruz. Ancak Sayın Cumhurbaşkanlarımızın belirledikleri 5 milyar dolarlık dış ticaret hacmi hedefine ulaşmak için çalışmalarımızı hızlandırmalıyız. Bu çerçevede, ilgili bakanlıklarımızın büyük gayretle sürdürdükleri Tercihli Ticaret Anlaşması’na ilişkin çalışmaların kapsamının genişletilerek hızla sonuçlandırılması öncelikli hedefimizdir.” dedi.

ÖZBEKİSTAN TARİHİ

Özbek halkının tarihinin ilk dönemlerine ait bilgi yoktur. Özbeklere bu ad, ilk olarak 1313-1340 yılları arasında hüküm süren Altınordu Hükümdarı Gıyaseddin Muhammed Özbek tarafından verildi. Timur Hanın ölümü üzerine zayıflayan Timur İmparatorluğu topraklarının Aral Gölü ve Seyhun Irmağının kuzeyindeki bölgede dağınık olarak yaşıyan Özbekler, Ebü’l-Hayr’ın idaresinde toplanarak, 1428’de onu kendilerine han ilan ettiler. Kısa zamanda kuvetlenerek çevredeki diğer boyları da hakimiyetleri altına aldılar.CeyhunIrmağı kıyısındaki Sığnak, Arkuk, Suzak, Özkent gibi şehirleri ele geçirdiler ve bunlardan Sığnak’ı başşehir yaptılar. Türkistan taraflarına düzenlenen seferlerde Kalmuklara mağlup olunca, bu durumdan istifade eden Kanay veCanibek adlı başbuğlar bazı Özbekleri de yanlarına alarak Çağatay Hanına sığındılar. Bölgeden ayrılan bu Özbeklere Kazak veya Kırgız kazakları adı verildi.

Ebü’l-Hayr’ın vefatından sonra Özbekler, Çağatay-Moğol hükümdarı Yunus Hana yenilerek dağıldılar. Ebü’l-Hayr’ın oğlu Şah Budak, Yunus Han tarafından öldürüldü. Dağılan Özbekler Şah Budak’ın oğlu Muhammed Şeybek’in (Şeybani) etrafında toplandılar. Bu tarihten itibaren Şeybaniler adıyla da anılan Özbekler 1500 yılındaTimuroğulları Devletindeki iç karışıklıktan istifade ederek Buhara’yı zabtedip, Timur Hanedanına son verdiler. Harezm ve Hive’yi ele geçiren Özbekler, Çağatay Hükümdarı Babür’ü mağlup ettiler. Belh, Herat ve Taşkent’i zapteden Özbekler, Orta Asya’nın en güçlü devleti haline geldiler.

Özbekler bir ara Safevilere karşı yenildiler ve bazı bölgeler ellerinden çıktı ise de 1512’de buraları geri aldılar. Özbek hakimiyeti 16. yüzyıl boyunca Maveraünnehr’de devam etti. 1598’de İkinci Abdullah Hanın vefat etmesinden altı ay sonra oğlu Abdülmü’min de kendisine bağlı taraftarlarca öldürülünce, Özbekler ülkesinin hakimiyeti,Şeybanilere akraba olan Canoğullarına (Astırhan Hanları) geçti.

Özbekler on altıncı asır boyunca İran’dakiŞii-Safevilerle devamlı olarak savaştılar. Ehl-i sünnet olanOsmanlılar ve Hindistan’daki Babürlülerle iyi münasebetler kurmaya çalıştılar. 17 ve 18. yüzyılın ortalarına kadar Astırhanlar Hanlığının hakimiyeti altında kaldılar. 1740’ta Nadir Şah tarafından Astırhanlar Hanlığı yıkıldı.

Nadir Şahın vefatından sonra, hakimiyet Canoğullarının yerine Mangıthanlar Sülalesine geçti. Bu sülale hakimiyetlerini 1860’a kadar devam ettirdi. 1860’tan itibaren Türkistan içlerine doğru ilerleyen Rusların himayesinde yarı bağımsız olarak devam eden Buhara Hanlığının hakimiyetinde kalan Özbekler, Rusların çeşitli baskıları altında yaşadılar.

Bugün Özbekistan’ın bulunduğu toprakların büyük bir kısmı 19. asırda Hive, Buhara ve Hokand hanlıklarının idaresi altında bulunuyordu. 1917 Sovyet Devrimi ardından, bölgede Özbeklerin ve diğer Müslümanların hemen hiç söz sahibi olmadığı bir geçici hükümet kuruldu. Aralık 1917’de Hokand’da bir milli kongre toplayan Müslümanların Mustafa Çokayev başkanlığında kurdukları hükumet 1918’de gönderilen Rus askerleri tarafından devrildi. Darbeden sonra yeni yönetime karşı Basmacı ayaklanması olarak bilinen bir direniş hareketi başladı. Harezm ve Buhara Sovyet Halk Cumhuriyetlerinin kurulması Basmacı Ayaklanmasının yayılmasına sebep oldu. Türkistan Komisyonunun 1922’de başlattığı reformlar neticesinde ayaklanma etkisini kaybetti.

1924’te Orta Asya ve Kazakistan’da sınırları etnik temellerde tekrar belirleyen düzenleme ile Harezm, Buhara ve Türkistan cumhuriyetleri dağıtılarak bölge toprakları Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Kazakistan arasında paylaştırıldı.

Sovyetler Birliğinde 1989’da başlayan yenileşme hareketleri neticesinde, Özbekistan 1991 Ağustosunda bağımsızlığını ilan etti. Daha sonra kurulan Bağımsız Devletler Topluluğuna bağlandı.

KJHC

Şevket Miramanoviç Mirziyoyev, Özbek siyasetçi. 12 Aralık 2003 tarihinden beri Özbekistan Başbakanı, 7 Eylül 2016 tarihinden beri geçici olarak Özbekistan Devlet Başkanı’dır. 1981 yılında Taşkent Sulama ve Islah Enstitüsü’nden mezun oldu. 1996 ve Eylül 2001 yılları arasında Cizzak Valisi olarak görev yaptı.

 

TANITIM VİDEOSU

Özbekistan Cumhuriyeti

Orta Asya’da yer alan bir Türk devleti. Kuzeyinde Rusya Federasyonu, Ural Dağları ve Güney Sibirya, doğusunda Moğolistan ve Doğu Türkistan, güneyinde Kırgızistan, Özbekistan, Aladağ, TanrıDağları ve Aral Gölü, batısında ise Hazar Denizi yer alır. Doğu ve batı sınırları arası 3000 km, kuzey ve güney sınırları arası ise 1500 km’dir.

Özbekistan Coğrafyası

Konum: Orta Asya’da, Afganistan’ın kuzeyinde yer almaktadır.Coğrafi konumu: 41 00 Kuzey derecesi, 64 00 Doğu boylamıHaritadaki konumu: Orta AsyaYüzölçümü: 447,400 km²Sınırları: toplam: 6,221 kmsınır komşuları: Afganistan 137 km, Kazakistan 2,203 km, Kırgızistan 1,099 km, Tacikistan 1,161 km, Türkmenistan 1,621 km Sahil şeridi: 0 km İklimi: İç kısımlarda daha fazla çöl iklimi, doğuda yarı boz

 

Düz ve kurak batı kesimi Özbekistan topraklarının büyük kısmını meydana getirir. Kuzeybatıda yer alan alüvyonlu Turan Ovası, güneyde Kızılkum Çölü ile birleşir. Batıda yer alan Üstyurt Yaylası hafif dalgalı düz bir yüzeye sahiptir. Bölgenin en büyük özelliği alçak sıradağlar ve tuzlu bataklıklar, düdenler ve mağaralarla kaplı kapalı havzalardır. Ceyhun Deltası alüvyonlu topraklarla kaplıdır. Kızılkum Çölünün büyük bölümü ülke toprakları içinde kalır. Özbekistan’ın doğusu ise dağlıktır. Tanrı Dağlarının batı kesimlerini meydana getiren dağ silsileleri bölgeyi engebelendirir. Bunlar Ugam, Pskem, Çatkal ve Kuramin sıradağlarıdır. Orta Asya’nın en büyük vadisi olan Fergana bu bölgededir.

En önemli gölü Aral Gölüdür. Amuderya (Ceyhun) ve Siriderya (Seyhun) nehirleri dışında irili ufaklı 600 akarsu vardır.

21 milyona varan Özbekistan nüfusunu 60 kadar farklı etnik grup meydana getirir. Nüfusun % 71,4’ünü Özbekler, % 10.8’ini Ruslar, % 4’ünü Kazaklar, % 3,9’unu Tacikler, % 9.9’unu diğer etnik gruplar meydana getirir. Şehirleşme hızlı olmasına rağmen, Özbeklerin dörtte üçü kırsal kesimde oturur. Orta Asya’nın en büyük yerleşim merkezi olan Taşkent’te en çok yaşayan etnik grup Ruslardır. Özbekistan’ın en önemli şehirleri Semerkand, Buhara, Hive ve Hokand’dır.

Özbekistan’da eğitim ve kültür Rusya’nın etkisi olmasına rağmen büyük gelişme göstermiştir. Taşkent Üniversitesi 1920’de kurulmuştur. Günümüzde üniversite sayısı 46’ya ulaşmıştır. Orta öğretimin mecburi olduğu Özbekistan’da okuma-yazma oranı % 100’e yakındır. Özbekistan üniversiteleri büyük ilim merkezleridir.

Ruslar, Özbekistan’ı ele geçirdikten sonra Türklerdeki milli şuuru ve dine olan bağlılığı ortadan kaldırmak için bütün her şeylerini seferber ettiler. Bunun için baskının dışında kullanılan en yaygın metod Ruslaştırma metoduydu. Ruslaştırma metodu ise önce Rus dilini çok yaygın hale getirmek şeklinde yürütüldü. Fakat bunlara rağmen Müslüman Türkler inançlarını ve milli duygularını kaybetmediler.Özbekistan’ın bağımsızlığını ilan etmesinden sonra dini yasaklar kaldırıldı ve birçok cami, mescit ve medrese açıldı ve dini faaliyetler belirgin bir şekilde arttı.

Özbekistan’ın Semekand ve Buhara şehirleri tarih boyunca ilim ve kültür merkezi olmuştur. Bunun tesirleri günümüzde hala devam etmektedir. Bu şehirlerde; Biruni, Uluğ Bey, Kadızade-i Rumi, Ali Şir Nevai, Gıyaseddin Cemşid Kaşi eş-Şirazi, Ubeydullah-ı Ahrar, Necmeddin-i Kübra gibi alim ve ilim adamları yetişmiştir.